Bir onceki yazimda yazdan bahsetmistim ya, iste devam ediyorum ordan, sira size geldi, nihayet ikna ettiniz patronunuzu bayram tatilini de birlestirdiniz mis gibi elinizde 9 gununuz var, oh tadindan yenmez! Oh ama bu 9 gun ne yapmali, nereye gitmeli, acaba nereye giderseniz guzel fotograf verirsiniz, hava atabilirsiniz, sosyal medyada sizi daha onceden catlatan kisi ve kurumlardan intikimanizi alabilirsiniz? Iste en onemli soru bu! Hemen arama motorunuzu (benim tercihim Google, ama diger arama motorlarini kullananlari da dislamiyorum biraz garipsiyorum sadece) acin ve de su anahtar kelimelerle aratin ‘populer, tatil, mekan’ ordan sonrasi tam bir internet ruyasi!
Gitmek istediginiz yere karar verdiniz, simdi de sira o yer hakkinda bilgi edinmekte, bu benim en sevdigim kisim, ta taam: Gezi Bloglari. Ister kapitalist duzene dayanamayip isi birakip dunyayi gezen kiz olsun, ister 19 mayis persembeyse cuma izin alamayip ama sabah patronunu arayip ben cok hastayim diyip o 4 gunde tum birikimini Bodrum’da Solemare (Cesme’deymis o benim ayibim insan yazmadan googlelar) yiyen delikanli olsun, ya da hayatı boyunca teyzesinin yazligindan baska bir yere tatile gitmemis ama bir anda evlenince statu atladigini dusunen ve Maldivler’de luks bir balayi yapmaya karar veren cift olsun, ister koye anneannesini ziyarete giden insan olsun; hepsi itinayla gezi blogu yazarlar, cunku gezmek onlar icin buyuk bir tutku haline gelmistir. (cunku gezmek ve gormek son zamanlarin en populer, en havali ve en kabul edilir sosyallesme bicimidir, ben evde oturmayi seviyorum dediginiz an dislaniyorsunuz zira). O yuzden gelin hepimiz sadece gezi bloglarini okumayalim ama gezi blogu yazalim, hem havamiz olur hem de vay be ne gezmis bu da derler.
Gezi blogu yazmanin puf noktalarina gelelim:
1)Yolculuk: Ucakla gidiyorsaniz mutlaka ama mutlaka havalaninda bir fotografinizi(tercihen selfie) koyun yoksa biz inanmayiz sizin oraya uctugunuza, yuruyerek gittiginizi dusunebiliriz, bu yuzden yeterli kredi alamayabilirsiniz, ustelik evden cikildigi andan itibaren yazi yazmaya baslanmasi gezi blogunun dogasi geregidir, hatta arttiriyorum havasta(havatas artik o dilim alismadi bi turlu) fotograf isterim. Arabayla gidiyorsaniz da mutlaka yol uzerinde bir yerde durup yemek yemelisiniz, bu da gezi blogculugu icin cok onemlidir, cunku gezi blogu yazari sadece gidecegi yeri degil, yolculugun da ta kendisini sever, ve bu durumdan tam verim almaya calisir.Ustelik yolda durdugunuz koyde yediginiz o koy yumurtasindan yapilmis menemenden, o tipki anneanneninizin yaptigi gibi olan recelden, tanistiginiz o guzel, simsicak insanlardan bahsetme firsatini kacrimak istemezsiniz.
2)Varis: Yol boyunca basiniza neler geldiginden, ne kadar yoruldugunuzdan bahsetmeniz iste bu kisim icin cok onemli. Cunku gezi bloglarinda sunun benzeri default bir cumle vardir: ‘uzun bir yolun ardindan, Y’ye vardik, denizin mavisini gorup, temiz havayi icimize cektigimizde ise tum yol yorgunlugumuzu unuttuk’. Bu tarz bir cumle kurmuyorsaniz, rica ederim o blogu yazmayin.
3)Tatilin ta kendisi: Mutlaka ama mutlaka yuzlerce fotograf cekin (gunesin dogmaya ya da batmaya yakin zamanlarini yakalamaya calisin), begendiginiz restoranlarin menudeki en iyi yemeklerini, begendiginiz bar ya da kluplerin en iyi kokteyllerini fotograflamayi da sakin unutmayin. ‘Salas gozukse de, X Usta restorani yoresel kebabiyla cok unlu, yedigim en lezzetli kebap’ ya da ‘ Istanbulun gozde mekanlarinin barmenligini yapan X burda da bizi en guzel kokteylleriyle karsiliyor’ bunlar da olmazsa olmazlardan. Sonra mutlaka gidilen yerde kimsenin yapmadigi, gormedigi, bilmedigi, yemedigi bir sey bulmaya calisin, cunku bu en buyuk yildizli bonus puan ‘Buraya gelen insanlar klasik turist aktiviteleri yaparken, kimse Z’yi gormemis, yememis, bilmemis, ne buyuk kayip!’. ikincisi ise yerel insanlarla tanisip kaynasmak. ‘Kucuk bir balikci teknesi olan X, 30 senedir Y’de yasayip , her gun ayni isi yaparak gecimini sagliyor, tuttugu baliklari o gun pisirip yiyor, daha once kimse merak edip onunla tanismamis, oysa o hayatin ta kendisi’ . Vay be cok etkilendim su an.
4)Donus: Gezinizin ne kadar guzel oldugundan, hem cok eglendiginizden hem de cok ogrendiginizden, ne kadar buyuk bir deneyim oldugundan bahsedin. default cumle vermiycem biraz yaratici olun artik.
Sonuc, gezi blogculugu cok harikadir, bize farkinda olmadigimiz bir suru imkan sunar, yazmak icin daha cok deneyimler, daha cok gezer, daha cok insanla tanisir; fotograflamak icin gunesin acilarini ogrenir, selfie yeteneklerimizi gelistirir, daha yuksege ziplamayi ogrenir ve de sonunda o 9 gunde kendimizi asariz. E simdi ben de biraz size bir gezi blogunun nasil yazilmasi gerektiginden bahsettim, hadi bakalim odev veriyorum herkes yarina kadar en son gittigi yeri klavyeye alsin, hepinizinkini tek tek okuyup notlandiricam, boylece bir sonraki gezimizde neler yapmamiz gerektigini ogrenmip, o 9 gunden en yuksek verimi alicaz. Hadi aslanlarim kim tutar sizi.