Son bes senedir kacirmadigim bir event olan Oktoberfest zamani geldi. Heyecanla bekledigimiz, Oktoberfest gelsin de gidelim dedigimiz dunyaca bir etkinlik kendisi.
Benim cok genis bir okuyucu bir kitlem oldugu icin (yersen) Oktoberfest nedir ne degildir bir bahsedeyim dedim: Oncelikle ismine bakip yanilmayalim, Oktoberfest Eylul’un son iki haftasi ve Ekim’in bir kac gununu kapsar. Lutfen “o zaman buna Septemberfest diyelim” gibi yersiz ve de milyonlarca kez yapilmis espriyi tekrarlamayalim. 180 senedir Munih’te kutlanan, her sene tum dunyadan milyonlarca insanin ziyaret ettigi, tam 16 gun suren (bazen daha fazla da surebilir, nedenini arastirip bulun artik) ve de milyonlarca litre bira tuketilen bir festivaldir. Bavyera prensi Ludwig ve Therese’nin dugunlerini kutlamak icin yapilan bu etkinlik almis basini yurumustur ve 40 gun 40 gece dugun kavramina bambaska bir boyut kazandirmistir.Festival sirasinda kocaman bir lunapark, yuzlerce bufe ve de stand kurulur ki asil olay bu degildir, olay cadirlardir. Festzelt denilen bu cadirlarin icinde Bavyera muzigi esliginde binlerce insanla bira icip dans edilen bir ortam var. Bavyeradaki bira ureticileri sirf bu festival icin ozel biralar uretirler, biralari da ancak litrelik masslarla icmek mumkundur.
Oktoberfest her sene Eylul’un ucuncu cumartesisinde baslar. Oncelikle, bira ureticileri temsili olarak at arabalariyla bira ficilarini tasindigi, geleneksel kiyafetlerinin giyildigi, cadirlarin (bira ureticilerinin kendilerine ait cadirlari vardir) at arabalarinin cadirlarini temsil eden insanlarin tasindigi, turlu turlu orkestra ve de kulturel sebekliklerin yapildigi gecit toreniyle festival alanina ulasilir, ve de Munih belediye baskaninin ilk bira ficisina muslugu cakmasiyla saat 12’de bu dillere destan etkinlik start alir.
Biz Bavyerali’lar bu etkinligi buyuk bir hevesle bekleriz. Her sene zaten cok kotu bir yaz gecirmis, hatta yaz gibi degil de sonbahar gibi kis gibi olan bir mevsim yasamis olan bizler icin, zor gececek kistan onceki tek motivasyonumuzdur. Oktoberfest gelse de icsek deriz, cunku bira icmek bizim yasama amacimizdir, turk ve bavyerali olanlar her sene “11 ayin sultani, Oktoberfest” tadinda espriler yaparlar ama o cumartesinin gelmesini iple cekeriz.
Tabiki bu sene ben de tum Bavyeralilar gibi festivalin ilk gununde ordaydim, bu besinci senem ve de bu festival bana sorarsaniz tam bir almanlik basarisidir. Her sene cadirlar, bufeler, oyuncaklar milimi milimine ayni yere kurulur. Harita hic degismez, alman organizasyonu da bunu gerektirir tabi ki. Cadirlara girmek icin rezervasyonlar mart ayinda biter, bir sene onceden rezervasyon yapan ustun irktan planli insanlar vardir. Peki ya ben ne yaparim?
Her sene rezervasyonum olmadigi icin cadirlara girmek icin sirada beklerim, ortalama bekleme suresi 30 dakikadir, cok daha uzun surebilir, hic giremeyebilirim, arkadaslarimin yanina gidicem diye 1 saat bekleyip sonra sikilip pamuk sekerimi yiyip festival alanini terk ettigim zamanlar olmustur. Kaldi ki bu girisler cok zahmetlidir, cunku 16 gunlugune kral olan koruma gorevlileri son derece kabadir ve de fiziksel siddet uygulamaktan hic kacinmazlar. Onunuzde sarhos ya da korumayla dalasmaya karar veren biri varsa o gunu unutun, siz gayet sakin olsaniz da biri o adamin damarini basarsa umudunuzu kesin, itismeler ve kakismalar sirasinda da dikkatli olsaniz iyi olur. Iste bu sene de ilk gun aynen bunlar geldi basima, 3 kisi cadira degil bira bahcesine girmek icin sirada bekledik, korumanin suyuna gittik, aramizda koskoca masterli muhendisler adama sebeklik yapti, sonra icerden bir arkadasimiz bir garsona yukluce bir bahsis vererek bizi iceriye aldirmayi basardi. Icerde ne yaptik, bira ictik brezel yedik efendim farkli bir sey yapmadik, bahcede oldugumuz icin de parti ortamindan olcukca kopuktuk, bir ara cadirin kapisi acildi da girmeye yeltendik yeltenmez olaydik yine itisme kakisma, normal bir zamanda bir insan size bu sekilde davransa kesinlikle buyuk yaptirimlarin olacagi, polisin hatta hukukun isin icine girecegi, son derece modern ve insan haklarinin korundugu Bavyera eyaletinde, bu tarz hareketler Oktoberfest zamani mubah oluyor. Hadi dedik kafamiza takmayalim, tavuk soyledik mis gibi, yagmur yagmasin mi? Bavyera havasi bu guvenilmez bir acar bir kapar. Yagmurun altinda islana islana tavuk yedik, sonra bize aciyan bir garson bizi cadirin icine aldi, ya sonra ne oldu masa bulamadik, normal. Bir kosede evsizler gibi yedik tavugumuzu. Tuvaletlerdeki uzun kuyruklar, asiri sarhos insanlarin rahatsiz eden hareketleri, geleneksel kiyafetlerin son derece rahatsizligi ile birlesince ben “yeter artik gidelim” gibi serzenislerde bulundum, yine de sonuna kadar kaldik ve de ilk gunden pes etmedik.
Iste efendim Oktoberfest boylesine bir etknliktir, bir onceki sene ictiginiz biralar yuzunden yasadiklarinizi gelecek seneye unutuverirsiniz ve de her sene ayni seyleri ustelik buyuk heyecanlarla tekrarlarsiniz. Oktoberfest oyle bir seydir ki, bir gunde bir suru duygu yasatir; ne onla ne onsuz olamadiginiz sevgiliniz, mecbur birakildiginiz akrabaniz, sizi yolda biraksa da vazgecemediginiz arabaniz gibidir. Bana bu sene icinde bir daha gider misin diye sorarlarsa cevabim neyse ki ve ne yazik ki hala ve inadina “evet” olur. Hepinizin 2014 Oktoberfest’i kutlu olsun!
p.s: Bence single iseniz cok harika bir etkinlik, ozellikle Schützen cadirinda gorup gorebileceginiz en guzel kizlar, en yakisikli erkeleri gorme imkanina sahipsiniz, herkes sarhos oldugu icin sansinizi da deneyebilirsiniz, sonucta asagilansaniz bile hatirlamayacaksiniz, ben single degilim ondan da bir motivasyon dusuklugu yasiyor olabilirim, sevgilim de bu yaziyi zaten sonuna kadar okumaz o yuzden sorun yok :p